Ruhumuz uyuşsa da,
Yaygara koparmaya hazır aslında,
Neticede bir cinnet ne kadar uzakta,
Saydam girdabın komünel birliği,
Mâlum normun meşrû müdâfîi,
Anlamsız sözler yahut gizli bir anlama,
Bugünü ucuz atlattın diye biliyoruz,
Ama sonra?
Ruhumuz uyuşsa da,
Uyumsuzluk içinde bunlarla,
Otuzun katları gibi uzayan zaman,
Bakmıştım uzaklara haritanın sonundan.
Şimdi çok az şeyle kalıyor,
Palyaçoda gözyaşı arıyor,
Ve bahsediyor bir canavardan.
Kaptan eve giden yolu…
Gerçi yok bizde bunun koynundan,
Yarım kalan söz değil aslında,
Leş gibi kıvrak lakırdayanlar,
Meclisinde kıkırdayanlar,
Çok az şey kalıyor,
Böyle şeyler çağırma,
Ki söz hakkın olsun pençem altından.
Şair isen,
Nazmınla konuş, işleme nesren,
Demek düşmektir bu,
Demek şairliğe mecbur ediyor resmen.
Madem öyle söyle bakalım,
Sızan şeye mi sızan yere mi bakılır,
Kuyudan fâşeden kuyumcu mu sayılır?
Kaç kere geçiyorsun bu sokaktan,
Soruyorum sen sormadan,
Sabah kadar erken, gece kadar sonradan,
Sahnesinde düşünceli ve yarım,
Epeydir sürç-i lîsanı canlandıran.
En iyisi bana imlâ öğretiniz,
Düşelim bunu redaksiyon masrafından.
Hâfî