
Mavi tenli köylüler ıskaladı denklemi,
Yapmacık çocuk şenlikleri gibi,
Elleri,
Hınca kısıkmış uyuşkan gösteri,
Etleri,
İşaretlenmek için yeterince diri,
Biri,
Kaç gün sürüyor bu sövgü dedi,
Yedi…
Efkarımı sardım kendi elimle,
Etrafımı sarıp kendimle,
Keder sırtımı sıvazlar,
Ve gülümser hüznüyle,
Gökyüzüne doğru bir duman,
Boynu bükük merdiven,
Endişe,
Dedektifsiz eldiven.
Göğsümde kocaman bir kedi,
Öldüm,
Ve beni yedi.
Belki biraz susarım,
Nasıl şiir yazılır unuturum,
Belki beni anlarsın,
Bilmekten bahsederim sana,
Böyle türden husumet,
Böyle kirli mancınık,
Ne kondurur insana?
Filmin sonunda gördüm seni,
Yorgun ve anlamlı,
Savlar ve savaşlar üstünde,
Yükler ve yoklar altında,
Son kez gülümseyen bir iğne,
Doğduğun gün,
Yıllar öncesinde kaldı,
O zamandı hatıralar,
Sayfan zamandı.
Sana güzel cevaplarım vardı,
Unuttum gitti.
Dedin ki:
Gizemli ve yıldızlı gece,
Görünmüyor artık uzaktan,
Gittikçe silinen ve solan,
Gizemli ve yıldızlı gece,
Usulca izle ucundan,
Gizemli ve yıldızlı kalırsan.
Boşuna çözüyor çene iplerini,
Evvelâ,
Kanadını sıyırmış mı kınından,
Bir vedâ ânını bozmadan.
Sırtımda dinelmişti bir kedi,
Öldüm,
Ve beni yedi.
Hâfî