
Her gece biraz daha uzaklaştıkça yıldızlardan
biraz daha artıyor buradaki gurbetim,
büyüklüğüne varılan günahlar,
bitmeyecekmiş gibi duran uzay
ve gözlerin,
dile geldikçe sükût ediyor,
hasret şiiri yolunda,
anlatılamayan,
beni zamana
neşreden güzelliğin.
Ayağını yoluma uzatıyor dünya
düşündükçe seni, hem kaçıyor ondan,
hem de orta yerinde buluyorum kendimi.
Dönmüyor gittiği yerden, beni
hasretten evvel öldüren
o kelimeler ki,
seni elinden tutup da getirmez,
iyileştirmez,
şifa değildir, inanmam!
Görünce bahtıma düşen mısraları
elimden gelmez,
bırakıp da gitmek
ve beni ırgalamaz
ciddiye alınmış hayat.
Bir kâğıda yazıp yaktığımda seni
haykırışı da duymuş,
küllenmiş kelimeleri de görmüştüm
ve mütemadiyen düşündükçe seni
uçuruma sürülüyor hayallerim,
intiharı meşru karşılıyor ölümüm
ben yine de aldırmıyorum,
biliyorum ki ayrılık,
ölümden baskın
geçti kanıma.
Söylediklerim,
mekânın gizinde başıboş dolaşmakta
ve sen seraba şiirler yazıp,
gönlümün derinlerinde çatırdadıkça
bir bedevi misali düşüyorum kaldırımlarda
gündüzleri kılıcımı kuşanıp,
geceleri kaybediyorum
yazarken hasret şiirini,
hasretin bilinmez simâsında.
Yakuphan Ustaoğlu