Şu bahçeye bir bak! Hamağını, divanını, çardağını saymıyorum bile. Her sabah şu huş ağacına konan
ve bozkır türküleri çığıran o kırlangıçlar yok mu… İşte o yetiyor yahu. Esen rüzgar bizden yana. Doğan
güneş bizden yana. Haaa ilaç vurmam bahçemdeki domatese soğana! Veren de o alan da… Hem ata
tohumudur bunlar. Fatsa’dan getirttim. Herifin adı şeydi…. şey.. Neydi yahu? Oflu muydu, Ordu
muydu, Oldu muydu.. Aman, neyse ne işte. Hem neler anlattı neler… Aydınlandım Vallahi.
Vaktiyle şu meşhur Marshall Yardımları vardı bildin mi? Meğer bizim Karadeniz’imiz, Karabağ’ımız
hatrına yapmamış Amerikan gavuru o yardımları. Güya demişler ki mahsulleri artırmak istiyorsanız
tarlaları ilaçlamanız lazım ki börtü böcek, fare köstebek itlaf etmesin mahsulü. Gelin size ilaç verelim.
Nasılsa müttefikiz. Bizimkiler de Amerika’dan gelen her şeyi İlahi lütuf sayıyor ya; hemen hay hay
demişler. Odur budur toprak kanser, mahsul kısır, yiyen çopur… Hasılı ata tohumu mühim birader.
Farkı sen de görüyorsun. Dün akşamki menemeni bunlardan yaptıydım zaten.
Çatıyı kendim çattım, çiviyi kendim çaktım. İnancın olsun bugün böyle bir ev almaya kalksan, güç
yetiremezsin dayıoğlu. Peder bey zamanında yapmış sağ olsun. Azıcık aşım, ağrısız başım. Yağ benim,
tava benim, kendi yağında kavrulan benim.
Ara ara şu Tıknaz Hıdır’ın tavuklar giriyor bahçeye. Kış bile demiyorum. Bugün bana yarın sana!
-Hayat sana güzel hala oğlu. Gel gelelim hayat bu 350 metrekareden ibaret değil. Dünya da senin
bildiğin o dünya değil. Şimdi sana Dünya Kupası’nı en son hangi ülke kazandı desem, alık alık bakarsın.
En iyi ihtimal; “Brezilya kazandı! Pele yine hat-trick yaptı” dersin. Hadi bunu boş ver. Ulan memleketin
başında Turgut Özal’ın olduğunu sanan adamsın. Bu ne gamsızlıktır yahu? Gel İstanbul’a gidelim, seni
gezdireyim diyorum, “yaban elde ne işim var” diyorsun.
-Uzatma birader. Okudun büyük adam oldun, Eyvallah. Senin kadar tahsil görmüş değiliz, buna da
Eyvallah. Amma biz de boş adam değiliz Bünyamin. Gam keder sahibi olmak için TV izlemek gerekiyor
diye bir yasa mı çıktı?
-Tamam tamam, haklısın kardeşim. Diyen gitti, söz bir daha da açmam ağzımı.
-Yok öyle yağmaaaa! Akşam köy konağında meşk edeceğiz. O yanık sesine hasret kaldık birader.
Geçen sene bir bozlak yaktıydın, neydi adı?
-Aşağıdan gelir gelinin göçü…
-Ayneeeeen! Ulan kaç aydır çalsın diye bekliyorum, bir türlü çıkmıyor radyoda.
-Ohooo bu kafayla daha çok beklersin. Dur açayım sana Youtube’dan.
-Neresinden tutup da?
-Youtube’tan ulan Youtube’tan
-Anlamam ben o toptan kutuptan!
-Ya da dur şöyle yapalım. Ben şimdi gidiyorum, iki üç saate buradayım. Var mı çarşıdan istediğin bir
şey?
-Nereye gidiyorsun birader?
-Boş ver, semaveri yakıp beni bekle sen.
-Eyi öyle olsun. Gelirken püsküt müsküt bişiler al bari. Çayın yanında iyi gider kayıntı.
-Tamam tamam, hadi Eyvallah..
Kır odun ince ince
Niş ibrik su görünce
Çağır yari tez gelsin
Oturalım serince
Bura varsın ha varsın
Salınsın da gubarsın
Dağ gelsin kepez gelsin
Yer gök muradın alsın
Ateş demlesin çayı
Bakırınan sırçayı
Alsın yok demez gelsin
İstemezim külçeyi
Aşık mısın Bahtiyar
Aşıkların bahtı var
Çektiklerin az gelsin
Çek dediyse nazlı yar
Ey gidi Bahtiyar. İsmiyle müsemma olamamış, yardan murad alamamış Bahtiyar… Buna da şükür.
Odunu kırdık, suyu koyduk, ateşi yaktık, çayı suya yatırdık… Hadi bakalım Bünyamin, 5 saatte mi
gelirsin 7 saatte mi? Bekle babam bekle. Ne de güzel bakıyor şu namussuz hamak. Dur dur
cilvelenme, geldim.
Oohh.. birazdan başlar ağaçların türküsü. Es Allah’ına kurbanım es.
İyi adam has adam şu Bünyamin. Lakin zıvanadan çıkarıyor adamı. Neymiş efendim, ben hiçbir şeyden
hayıflanmıyormuşum da koyun gibi yaşıyormuşum. Bir de “en son neye isyan ettin?” diye sormaz mı?
Haşa, isyan etmeden yıkılmazmış düzen. Yahu madem düzen var, neyden şikayet ediyorsun? Doğru
söylüyor bir yandan; isyan edersen düzen yıkılır. Allah korusun. İsyan etmemek lazım. Taklaya geliriz
Mazallah. Bu çocuğun kafası çok karışık. Bozdular gül gibi adamı okul sıralarında. E biz de okuduk ama
adam gibi okuduk. 4 sene okumak yetti bize. Ama Bünyamin öyle mi? 16 sene oku babam oku! Vicdan
be kardeşim. Neyse biraz harlayayım şu ateşi.
Güya 2-3 saate gelecekti. Peeeh. Okumuş ama adam olamamış! Dakik olacaksın kardeşim! Ne dediysen
o!
-Selamün aleyküm, çay hazır mı?
-Aleykümselaaaaam… Yok birader 2-3 saate hazır olur İnşallah!
-Kafa mı buluyorsun birader?
-Tövbeler olsun paşam, sen ki okumuş büyük adam olmuş kocaaa Bünyamin hazretlerisin!
-Tamam tamam, özür dilerim geciktim biraz.
-Aman efendim, sizi özür dilemek zorunda hissettirtiğim için ben özür dilerim.
-Bahtiyar. Tamam kardeşim, özür dilerim tekrar, uzatma. Hem sana bir şey aldım.
-Püsküt mü?
-Onu da aldım ama başka bir şey daha aldım
-Ne aldın la?
-Al bakalım. Akıllı telefon bu. Hat falan da aldım, uzun sürdü o yüzden. Güle güle kullan. Sık sık
görüntülü konuşuruz artık.
-Haydaaaa. Ne gerek vardı be birader?
-Baktım laftan anlayacağın yok, ben de kesin çözüm getirdim. Neyse sen çayları doldur, ben de
birkaç ayar yapayım senin için.
-Yahu birader, mahcup ettin bizi. Allah bilir kaç paradır bu meret?
-Boş ver parasını pulunu. Bak sana Instagram, Facebook, Twitter, Tiktok hesapları açıyorum. Bu senin
mail adresin, bu da şifrelerin. Hepsi aynı. Bak bu da WhatsApp. Seni buradan görüntülü
arayacağım. Şu işareti gördün mü? Bu da mobil veri diye bir şey. Bunun rengi böyle mavi
olacak sürekli. Dikkat et buna. Baktın mavi değil, tıkla bir kez mavi olsun. Kapiş?
-Dalga mı geçiyorsun Bünyamin? Ne oğlum bunlar? İşkembeye çevirdin kafamı. Hiçbir şey
anlamadım.
-Merak etme, hepsini öğreteceğim sana. Önce şu çayımızı içelim de. İçerken de bizim türküyü
açalım Youtube’tan, ne dersin?
On gün oldu Bünyamin
Düşman mıyım hasım mı?
Adamlık mı yaptığın
Düşman mıyım hasım mı?
Takibe takip yapıp
Gelen gidene çatıp
Anaya ırza sövüp
Duran mıyım sayan mı?
Gece sövdüm papaza
Kalkamadım namaza
Bu günahla Kozan’a
Varır mıyım kalır mı?
Akrep etmezdi deyin
Akrabanın ettiğin
Bünyamin’in yaptığın
Yutar mıyım yumar mı?
Tıknaz Hıdır’ın işgalci tavuklarından birini kesip afiyetle yedim. Bugünün story’si bu olsun!
Muhsin Gazi ERDEM
