Güneşin damlası sayılmaz şu mum,
Masama dökülen yaprağı çiğnersem,
Belki bana da şifâ bulaşır,
Telafi edersem yalnızlığı bir,
Onanırsam üstünü çizdiğim kelimeyle,
İsmini yazarken yırtılırsa kağıt,
Son sözün ahengini yaşıyorum,
Ulanmam ihtar edilirken sözde,
Sessizim, aralanıyorum.
Sardı beni kollarıyla tuhaflık,
Yüzümde işlenirken teveccühün,
Cayamadım yaşamaktan,
Şarkımı düşlerken edindiğim sohbet,
“Çünkü anlatacaklarım var” taşkısına,
“Hepimizin var” demişti,
Ansıyorum,
Bıçkın ve biçkin kalemdi çünkü,
Hırçın ve içkin basamak.
Anladım ki insaoğlu,
Daha çok tanrı biriktiriyor,
Gerçeğini anlamlandırmak için.
Gerçeği arıyor habersiz,
Susuzluğunu yalnız yürekte,
Bir şeyin eksikliğiyle hatırlayarak,
Durmadan susuyor farketmeksizin,
Durmadan iştahlanıyor,
Anlama boğulmuş bir kelime kadar sakin,
Ve süreksiz dönüyor dünya,
Sabah pahalıyken dönüyor,
Uçurumu ittiğimde karıncadan aşağı,
Gece kapatırken gözlerimizi,
Ayrılıklarla kucaklanırken ayraç,
Hatırlarken önceki mısrayı,
Anladım ki insanoğlu,
Bir tanrı biriktiriyor,
Anlamını kendisi uydurup,
Efendisi olacağı.
Düşündüm ki birisi uyanık,
Düşündüm ki gecenin ayracı;
Aklımdan geçti sadece,
Sanki ulamlamasam bunları,
Sahici anlamlı bütün kopacak mı?
Keza,
Cık cık çekerken kafamızı sallamak,
Bu memnuniyetsizlik,
Sabrımızın bu gösterişli ilanı,
Aslında kendimize hak verdiğimiz,
Anlamına gelir,
Zaten o kendinden emin tavır da,
Oradan gelir.
Bunu geçen gün kendimde okudum,
İşte doğru bu yargı, bu çıkarsama,
Şimdi ben mi herkes gibiyim,
Yoksa herkes mi ben,
Neydi farkeden?
Yoksa değişken bir şeydi de bu,
Fikrinizi sormadan nesnel mi saydım,
Öyleyse neden uyumsuyorum,
Böyle bir şeyi sizinle,
Hülâsâ, sentez, nitekim,
Ne derseniz deyin,
Demek ki bir şey yok değil,
Karbon bazlı ve mânevî insanda,
Bir sanatçı imzası,
Bir alâmet-i fârıka.
Sözlerimin buraya varacağını,
Tasarladım denemez,
Bir gediği doyurmaz belki,
Sahici anlamlı bütünlükte,
Kendi sesimle kurcalanmış sevincim,
Seyrelmiş sesim faydasız uslarda,
Bunları akşamüstü,
Bir eşiğin arefesinde yazıyorum,
Hüzünlenirsem yeterince şimdi,
Umuyorum bana da şifa bulaşır,
Takip edersem yalnızlığı bir,
Bulanırsam üstünü çizdiğim lekeyle,
İsmini anarsam yıpranır mı ağıt,
Ulamak başka neye denir,
Son sözün ahengini yaşıyorum.
Ey ki şair,
O meşhur anlatıcı,
Tenim sayarken yara kabuklarımı,
Bir şey getirdin mi bana,
Sahici, gerçekçi, anlamlı?
Ulan diyen ulasın madem,
Keşfolunurken yeni bir şarhoşluk,
Tevriyenin sırası mı?
Biraz çimdiklenmiş uyku bari,
Yok mu,
Yok mu uzaklığıyla acıtan bahar,
Aman dilemek yok mu,
Uzayarak,
En çok kendini belki,
Ve en çok da uzaklarda arayarak…
Müsemma geliyor adım,
Herhangi bir gece işte,
Unutup herhangi bir yerimi,
Sustuğum şey olunca,
Geriye tek-bir şey kalıyor,
Yaraları benden akan şarkılar,
Yitirince tesirini.
Her dumanı kağıtlarla sarmasan da olur,
Üç damlalı nokta gibi,
Saymasan da olur.
hâfî