
Kahve gibi dökülmüşüm halına,
Ne uzaksın böylesine yakınken,
Bir işaret bekliyorken yarına.
Göğsümü yumrukla kapını çalar gibi,
Sen hele bir çimdikle,
Bitmese de anımsarız gülü.
Katlayıp beni iç cebine koy,
Kitaplıkta sakla yahut gizlice,
Yanlışlıkla da olsa çağır yanına,
Kavuşuruz belki bir gün böylece.
Gönlünü yatıştır da dinle hele dilber,
Sahip çık bu meftuna konuşsun,
Ne kalkan kalır bende ne de miğfer,
Senden bilge sayılmam hem biliyorsun.
Kulağıma efkarını sunan,
Bunca şarkıdan hiç biri,
Yeterince güzel anlatamamış seni,
Gülün fiyatı elli lira olmuş sordum,
En büyük sorunumuz bu değil ki.
Bugün yine arayıp durdum,
Yürüdüm trendeki koridorda,
Üç vagon gezdim bulamadım,
Gittiğim yerden başka bir yerde seni,
Gözlerim içerek baksın şu gözlerini.
Anlıyorum seni her şeyin farkındayım,
Ama söylesene haksız mıyım?
Yer içinde yersin gönlümde pafta,
İstersen ahımı al bu gece,
Hiç değilse görüşelim öbür tarafta.
Gitme,
İstersen sor beni bak bakalım,
Birkaç harf yetiyor,
Canımın içi olmana ispat için,
Her şey hazır birkaç şey dışında,
Dene istersen,
Sen hâlimi sorsan ben yine seni anlatırım.
Usulca uzattım hayalî elimi,
Yanağındaki güller uyandı,
Evvelce duyardım böyle şeyleri,
Yüzümdeki bahçe öyle sulandı,
Vakitlice sevdiğim çağırırsam gelir mi?
Yetiş sâkî himmet eyle bu câna,
Bizi sun bari ikram ile cânâna;
Ellerim yarımsa da cûş ile dolanır,
Can içinde sevdiğim çağırırsam gelir mi?
hâfî