
Bırak tutunayım eteklerine dünyanın bittiği yerdeyiz
gerisi uçurum, ötesi mahşer, inançlarım tazelensin
sen terütaze bir zamanın içinde bir şakayık gibi
cennet bahçelerini anımsatan güzelliğinle gezersin,
yıllarla hesap edilmiş yollar, yıllarsa harami gibi
fırsatını bulduğunda acımaz, alırlar güzelliğini,
zaman ki değişmedi bende, aynalardır değişen
düşülen taş aynı, bülbülün sesi aynı, gidişin aynı
ayağımı kaydıran bu ıslaklık bilindik gözlerin yaşı
mütemadiyen değişen göğün içinde yerin hâlâ aynı
binlerce yıldır mekânla beraber akan yıldızlar gibi
müdafaa etmekle geçiririm yerimi, yerim hâlâ aynı
belki gözlerin ırmaktan,
ellerin yorgunluktan ve sevmek,
yaralanmaktan yaratılmıştır,
çatlasa bile toprak
yine topraktır
gözlerin yaşlansa da yağmur,
Süleyman dilimden anlar hâlimse yabana karışır
artık ne yer kucaklar göğü ne gökler yeri,
ayrı ayrıyız boğazımda yumru,
söz bir urganın ardından sallanır,
tutuşur cümle lügat
giden, gidişiyle yazılır
Yakuphan Ustaoğlu