
Göğsümde genişlesin
gözlerini bulaştırdığın nefesim,
bir iç çekişi kadar kırılgandı
üstüme sinen sesin
bir akşamüstü terke çıkıp
taştan şehri, çalınmış itibarı
ve yanlış anlaşılmaları,
bir akşamüstü diye başlayan
göğün insana yağdığı
eski kış hikayelerine karışabilirdik,
seninle
kalbimi ürperten mesajlar
totaliter bir rejimin bildirileri gibi
gece ile gündüzün birleştiği nokta
buradan doğdu işte aşk
yin ile yang gibi
sen ve ben,
doğamadık
beklemek boşuna
kalpte yazılan gelmez dile,
kırık bir hevesti eskiden
şimdilerde adı yüzük,
gözünden sevmiştim seni
Mezopotamya serinliğinde,
bulaştı nazar
kırıldı cebim
ve içinde sakladığım yüzük.
Yakuphan Ustaoğlu