Merhaba, tekrardan. Yani beş yüz yirmi altı gün sonra. Beş yüz yirmi altı gün çok olmuş. Abartmışım düz. Bu bir yandan iyi oldu iki yandan kötü oldu. İyi olan yanı ‘görünme merakı’nı törpülemiş olmam. En azından bu alanda. Buna göstermek ya da belirtmek ihtiyaçsızlığı da diyebiliriz. Ben diyorum. Geçmişe, yani beş yüz yirmi altı gün […]
Bir ikindi sonrasıydıBakışlarının gönlüme mıhlanışıOysa ki niyetim, hayaline tutunupYağmurun nazını çekmektiBirçok günden biri gibi tıpkıBahtiyar aşktan feragat edişimBirkaç yıldır anı bekleyenMahir yalanmış zihnimdeSusturdukça, hasretle kıvrımlarına işlemişCanhıraş hatıralar ise dirilmeye namzet Yokluğunu Üsküdar akşamları ile masaya yatırmışkenTatlı esintiler yad ederdi gülüşünüÖmrümün günleri müptelaydı bakışlarınaHabersizce eksilip durduYeri gelip ümitvarFazlasıyla hüzne giriftarUnutmayı talim ettiremezsin demedim miBeyhudeHem edebe mugayir […]
“ Binlerce çocuk koşarak dokumuş benim kumaşımı…”* Sahici olmayan gülüşlerin tesellisi duyduklarım. Kaçıncı harpten kaldığı belli olmayan yaramla alay ettiklerini bilmiyorum sanki. Şehrin sokakları bile münadi hırkamla beni kabul etmişken yol arayışıma laf ettiklerini bile sineye çekiyorum fakat konu merhemlere geldiğinde… Bilmemezlik, görmemezlik damarı mı vardı acaba şu insanoğlunda? Önceden yoksa bile şimdi […]
Ele geçmez ve geri gelmez ânın kendisiyim. Hem gün ortasında hem günlük işlerinizin sona ereceği devirdeyim. Gördüğüm hal, rüzgarın bana göstergesidir. Hû sesiyle duyar, gölgelerin değişimiyle görür beni görenler. Yine de siz beni bilmekle yetininiz. Bilmek kavramak, kavramak ise anlamaktır çoğu zaman… Ben Rabia. “Ân” demektir ismimin bir diğer manası. İsmim kadar bir vakit […]
Cebimde sakladığım taşların ağırlığını yağmurun ıslattığı bedenimde bir kaya kadar beni zorlarken, sanki bulutların bile hissettiği korkunun yanımda sürüklenerek cesur adımlarla ayaklarımı yosun tutmuş taşlardan oluşan bu eski yolda sürüklemeye çalışıyorum. Avucumda taşıdığım cinayeti gözlerimden gizledikçe, mahşeri andıran gökyüzünün karanlığı, teslimiyete yaklaştıran huzurun yağmur damlalarında gizli kalmış ilahi çağrıyı andıran ezgisinde; bağışlanma talebinden ve görünür […]
Yapması gereken her şeyi yapmıştı. Yeni bir gailesi yeni bir hedefi yeni bir şevki olmayan adamın; sonunda kendisini bulacağı yerin dalgasız denize, dipsiz bir kuyuya, sakin gökyüzüne veya ıssız çöllerden birine benzediğini anlatamazsınız. Bank; parkın sol tarafındaki havuzun uzağında kalmakla rağbetten de uzak kalmıştı. Belki de sırf bu yüzden delikanlının en rahat ettiği ve sık […]
Azı kaldı. Düşündüğümüz gibi olmadı. Bağımlılıklar yakamızı bırakmadı. İç sesimize haberi (ilhamı) ulaştıramadık. Ramazan’ın yönlendirmelerini ilgisizlikle karşıladık. Doğrusu bir yerden sonra karmaşık sokaklardan geçmedik. Yolumuz aynı sokaklara düştü. Adımlarımızı aynı attık. Yolun başında niyetlendiğimiz şeyler tatlı bir hayal miydi yani? Hayaller yumuşacık, tasasız ve yorgunluksuzdur.Koyduğu hedeflerin gerçekleşmediğini gören insanın ümidi eskir, yorulur. Hele fevri bir […]
Son bir gün.Bir akşam güneş, bir kere daha batacak ve bir kez daha doğacak.Sonrası rahmet deryası.Kime?İnanmış olanlara.Bir soru daha: Oruç bir ritüel haline mi geldi?Teravih insanların bir araya gelip yerden kalkıp hızlıca el bağlamaları mı?Mukabeleyi seslere mi düşürdük?İftarlar şatafat ve yemek merasimlerine mi dönüştü?(Bu dizeler vasat alimlerin notlarından alınmıştır.) “Ben de konuştum çok, çoğu boş, […]