Bir şeye ad koymak, o şeyi mücerretler âleminden çekip almanın, varlık hiyerarşisinde mâlum bir yere konumlandırmanın yollarından biri, belki de en önemlisidir. Zira adı olmayanın anısı da, bırakacağı izi de olmayacaktır. Amellerini bir hedef doğrultusuna koymak isteyen kimse, yaptığı işe bir ad vermek ister. Niyetleri birbirlerinin hayatlarında iz bırakmak, beraber bir yolculuk yapmak isteyen gençler […]
Zaman ele avuca sığmaz vasfıyla içinde olduğumuz, içinde olarak dünyayla bir irtibat kurduğumuz fânus. Bu fânus, kendisini aşmak için bize kendiliğinden bir yol açmıyor. İçindeyiz dâima ve kaçamıyoruz bu kıskaçtan. Hoş Batı düşüncesinde, Hristiyan bir çeperden Aziz Augustinus ve Yunan aklıyla Aristo’nun bu mesele üzerine kafa yorduğunu biliyoruz. İslâm düşüncesinde ise bu meseleyi filozoflar kadar mutasavvıfların […]
Her kafadan bir ses çıkıyor. Değerlere sarılıyorlar. Kahrediyorlar ve bolca kınıyorlar. Adalete olan inançlarını dile getiriyorlar sürekli. Sallandırılmalı katiller diyorlar. İdam yasası için imza topluyor halkın içinden olanlar. Herkes aynı sıkıcı şarkıyı terennüm ediyor: “Vatan elden gidiyor!” Vatan ne ki? Toprak parçası olsa gerek. Hayır, bu kadar basit olmamalı diyor öteki. Değerler silsilesine sahip çıkılarak […]
İnsanın varoluşu, hâtıralarını hatırında tutarak diğer varlıklarla bu yoldan bir irtibata geçmesi ile kıvamını bulur. Hâtıralarsa, zamanın “o an” içinde dondurulmasıyla meydana gelen ve bellekte izler bırakan kimlik parçalarıdır. Bu izlerin geleceğe taşınmasıyla tepkimelerle karşılaşılır. Geçmiş ve gelecek hattını nazar-ı itibara aldığımızda varolmak meselesi, yeryüzünde yer kaplamayı, bu kaplanılan yeri anlamlandırmaya ve bir yolculuğun içinde […]
Hayat akıyor. Biz kabul etsek de, etmeyerek bir tarafından tutup çekiştirsek de akıyor. Ve bu akışıyla da tecellilere maruz bırakıyor bizi. Kâh bast hâlidir kâh kabz hali tesiriyle sarhoş olduğumuz. Esasen içinde hayatımızı sürdürdüğümüz ontolojik zeminin hayatımızı yalnız kabz haline sabitlemek üzere kurulu olduğunu söylemek işten bile değil. Bu hâlin içinde bize ferahlık verdiğini zannettiğimiz […]
Kültür üzerine yazmak, biraz da havanda su döğmeye benziyor. Kavramlar, hele göz önünde olan ve biteviye içi doldur boşalta maruz kalan kavramlar ilk elden kendilerini size açmak zahmetinde bulunmuyorlar. Ama meseleye giriş açısından kültürün şu dört anlamını göz önünde bulundurabiliriz: Bu dört farklı anlamı, son anlamlandırma tarzı üzerinden toplayabiliriz. Böylelikle sanat ve düşünce gibi elit […]
Etrafında olan biten şeyleri kendinde bir anlama büründürmek isteyen bizler, bilmenin bize bahşedeceği alanları farketmekle bir yola girdiğimizi tahayyül ederiz. Hele ki mesele bu “bilmek”le kazanılacak şeylerse dikkatimiz bu noktada düğümlenir. Acaba bugün en çok neyin bilgisine muhtaç hissetmekteyiz kendimizi? Sonsuz bir arzla bürülü iktisadi sistemlerimiz bizde belirli bir süre sonra bazı önkabuller oluşturur. Bu […]
Belli bir süredir zaman ve mekân meselesine dair metinlerle ilgileniyorum. İçinde yaşadığımız gerçekliğin bir yandan zamandaki kırılmayla, diğer yandan mekânın bu kırılma üzerine inşa edildiği gerçeğiyle yüzleşmeksizin anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Yüzleşmek / yüzyüze gelmek bazı gerçeklerin kabulü ve tetkikiyle mümkün ancak. Zaman hem içinde yaşadığımız hem de geçip giden bir şey olarak ele avuca sığmaz mahiyetiyle […]
Hayatı faal bir şekilde yaşamak, bilgiyle irtibattan doğan bir kaynaktan başlayan ve sosyal ortama doğru süzülerek inen bir anlamlandırma serüveniyle mümkün olabilir. Burada mesele bilginin mahiyetinde düğümlenir. Bilgi konusu kabul edilen ve edilmeyen şeyler bilgi hiyerarşisinde, piramitin tepesinde duran her ne ise ona irca olur. Eşya bu âli mertebedeki şey tarafından damgalanır. Bu damgalama işlemi […]
Tanrı’yı henüz baştan yanlış yere konumlandıran Batı düşüncesi, Rönesanstan itibaren aşama aşama fiziki dünyayı metafizik dünyayı yutacak kadar genişletmiş ve üstünü örtbas etmişti. İnsanın hakikatini yanlış yere konumlandırmak, belli bir müddet sonra bir patlamayı doğuracaktı. Esasen iki büyük dünya savaşı, Batılıların kendi elleriyle inşa ettikleri dünyaya ilk kez bir şüphe nazarıyla bakmalarını sağlamıştı. Metafiziğin hayatın […]