218 views 2 mins 0 yorum

Mukabele

In Şiir
Ekim 05, 2022

Beni bir şiire mecbur ediyorsun
Ki düşmektir bu, anlaşabiliriz.
Hançeren yırtılır gibi oluyor sen şiirle gelirken
Bir “topal leylek!” narası duyuyorum telgraf tellerinde
Sonra topallayarak çıkıyorum,
Saklandığım o yerden

Kuyu demiştin,
Bu bahsi es geçmeyelim
“Her şey bir şeye düşer”
Demişti bir de;
Nişabur silsilesiyle sille tüketen,
Bir mübarek el öpmekliğiyle
Ellerini öpülesi eden o ellerin sahibi.
Her şey sağanak sağanak
Her şey boşanırcasına
Sicim gibi şerha şerha,
Bir kuyu buluyor ve kuyuda buluyor aslını.
Vaslını bulmak da var!

Sen kuyu dedikçe sarkıp
Bilmem sencileyin huyu mudur;
Bir esva tecellisiyle dinelmiş buluyoruz biz onu.
Ödenmiş gibi oluyor
Bir şeylerin can verme borcu.

Tehdit mi yemeli şiirin yedinci katında?
Öyleyse yaka silkiyorum,
Fiyaka sahibi olmak ve
Yakalarımdan tutulmak için.
Tutsun da kavsıyla övünmüş o kambur,
Palas pandıras bir çuval gibi..
Yuvarlasın kuyuma.
Ama demiştim bir şiir nöbetimde,
Demiştim;
“Beni kurtların önüne
Gömleğimi kuyuya attılar” diye.

Şimdi mısraların bir omuz darbesi gibi
Geçerken sahilin tatsız çıplaklığından,
Bir zaman rektifiyesidir mazi tadında.
Ki ondan uzuyor içimdeki çimdik arbedesi.
Sen bana;
Ben sana sesleniyorum gayrısız kuyudan
Kuyu mu, kuyun mu,
Yoksa kuyum mu kurusun?

Bir kuyuya bir taş atılmışsa burada
Deliler bahsimize uğramaz.
Ki biz taşlamışsak bir kuyuyu,
Elbette derinliğini ölçmek içindir.
Öyle bir teyemmümdür kuyunun bozduğu.

Münhasır

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.