
Bir yer mi bu manzume sebepler köşesinde,
Düştükçe derildim çile efsununu gizler.
Bir yer hele aklın içi, ruhun tepesinde,
Her zerre ki ân derler o çalkantı denizler.
Bir şifreyi çözmüş gibi lîsana demirli,
Bin sırra erişmiş gibi susmakla emirli,
Bir hışm-ı baharım yeni yerlerde nehirli,
Şâhım bu fakir gönlümü sarmış bütün izler.
Her zerre ki ân derler o esrarlı denizler.
Çok ağlayasım var baba burdan gidelim mi,
Bir tövbeye saklandım o takdir edilir mi,
Bin deste yaram var bunun esbabı elim mi,
Şeyhim beni kat heybene kusrum beni izler.
Her zerre ki ân derler o buhranlı denizler.
Gûya dayanıp çok yolu tez kat’ edecektim,
Bilmem diye gezmeyecek mutlak bilecektim,
Sathında kalan derdini kalbin sezecektim,
Bir hüsn-ü tezatmış düşü aklın neyi gizler.
Her zerre ki ân derler o hülyalı denizler.
Bir görmeye dursun seni düş tutmaya sarkan,
Ânsız zaman arkandan o avlanmaya kalkan,
Sisten ve çamurdan gibi kıskaç katı bir kan,
Sırtım yara, kalbim yama, kusrum boyu dizler,
Her zerre ki ân derler o bühtanlı denizler.
Hâfî