Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle (yıldızlarla) donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.”(Mülk Suresi,67/5.)
İbn Kayyim (rahmetullâhi aleyh), bu âyete işâret ederek, şu latif yorumu yapar:
“İmân nûruyla aydınlanmış ve şehvet esâretinden kurtulmuş olan kalbe bir nûr bahşedilir. Bu nürdan bir alev tutuşur ve bu alev, kalbe girmeye çalışan vesveseleri yakıp kül eder. Bu, tıpkı yıldızlarla korunmuş semâya benzer. (Yukarıdaki âyette bahsi geçen yıldızlara işâret ediyor). Şöyle ki; semaya yaklaşmaya yeltenen bir şeytan olduğunda, bu yıldızlar şeytanlara atılır ve şeytanlar oradan kovulur. Böylesine bir muhafazaya medâr olan sema, insandan daha yüce olamaz. Allah’ın himâyesi, insanoğlu için daha tam ve mükemmeldir. Zira o semâ, meleklerin ibâdet mekânı, vahyin karargâhı ve ibâdet nurlarının toplandığı yer iken; Müminin kalbi ise, tevhid, muhabbet, marifet ve imânın karar kıldığı yerdir.
Böyle bir yer, şeytanlardan korunmaya semadan daha lâyıktır.”1
Ömer Çınar – Kur’an’dan İncelikler,Aktaş Yayıncılık,sayfa:54-55
1.ibn Kayyim, El-Vâbilu’ s-Sayyib Mıne’l-Kehmi” t-Tayyib.