162 views 4 mins 0 yorum

call it for what it is

In Deneme, Şiir
Aralık 12, 2024

Yaşanılabilir, yaşanılamazın içinde eriyip gidiyor.
Bir sis kaplıyor ortalığı
karlı ve güneşli bir havanın içinde usul usul beliriveren bir neşe gibi değil
infilak eden bir tertibatın zehirli havasında öldük diyor çocuklar
bu sis olamaz. Cıva fulminat veya kurşun azodürden oluşan bir ejderha ateşi ancak
Homo Necans, öldüren insan her yerde cehenneme çeviriyor dünyasını
alfalar, betalar, gamalar, seçilmişler, seçilememişler, köleler,
sıra sıra diziliyorlar yansımasını kaybetmiş kara aynanın karşısına
çığlıklar, her şeyin kopup yuvarlandığı bir uçurumdan geliyor.
Çocuklar oyuncak silahlarının gerçeğe dönüşmesi için yakarıyorlar.
Ejderha ateşi kin ve nefretle birleşiyor
önce erkekler, sonra kadınlar, oğlan kardeşler, kız kardeşler
önce çocuklar, sonra yaşlılar, nesiller, ırklar, vesaireler.
Parlıyor etraf, irkitiyor vahşet, ellerinde iplik püsküllü saçak, dolanıyor gölgeler, kırbaç sesleri, inliyor akşam, daha saramadan yaralarını açılıyor makber
toprak atıyorlar ardından kaydırıyorlar ellerini pürüzsüz camda
kara ayna aydınlanıyor, çığlıkların kesildiği yerden yükseliyor şarkılar
acıyı görmemiş gibi yapıyor gözler
şehrin göbeği dev bir hoparlöre dönüşüyor; toz kapağı kir kaplamış, diyafram zor hareket ediyor
Samer – call it for what it is çalıyor ara sıra kesilerek
‘’Bu acıya sizin zihniyetiniz sebep oldu.’’
Dış dünyadan cevap yok
devam ediyor müzik.
‘’Görmezden gelemeyeceğim onlarca görüntü
kalbimin paramparça edilircesine
attığını hissediyorum
benim insanlarımı katlediyorlar
her gün, elimin ulaşamadığı o yerlerde
bir çocuğa nasıl kıyabilirsin?’’
O masumiyet, o kırılganlık, o küçücük eller…
Hangi zorba, hangi sebep, hangi savaş susturabilir o gözlerdeki ışığı?
‘’İçim yanıyor..’’

İnsanlar, kendi karanlıklarına gömülüyorlar,
ellerindeki ekranların ışığı yüzlerine vurunca korkunç, kara bir gölge yansıyor etrafa

Lanetliler
‘’Yalanları tekrarlama cüreti göstererek,
insanlık namına bir şey bırakmadılar
dünya görmüyor
sen gözünü aç ve gör
onlar insanlığı hissizleştirdi ve uyuşturdu
insanlara onların amaçlarının
varlığımızı yeryüzünden silmek olduğunu söyle.’’

Kan kırmızı akşamı, bir veda gibi soluyor ufuk
ejderha ateşinin külleriyle yoğrulmuş toprak,
köklerini arıyor;
kök ölmüş,
sularını arıyor;
sular kirlenmiş,
güneş utanıyor acıyı aydınlatmaktan
utanma güneş
‘’Bizim onların adamlarından
daha cesur çocuklarımız var.’’

Ve sisin içinde bir ses yükseliyor. İlk başta bir fisıltı, ardından derin bir uğultu. Bu, kurtuluş sesi değil, yalnızca gerçeği hatırlatan bir yankı: ‘’Bir direniştir yaşamak’’
‘’Siz bizi yenemezsiniz’’
Çocuklar, o küçük sesler,
yitip giden yankıların içinde
bir gün, belki bir gün,
söndürürler ejderhanın ateşini
ve gök maviye döner.

Ömer Talha Kavas

Kaynakça;
▪ Görsel: Pinterest
▪ Samer – call it for what it is (çev: dia)
https://youtu.be/kADUPqXVi3E?si=ug6GjbbGlFo96Obs

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.