
Uzun olur ince beli ırmağın
Durgun bir sudan ikimiz geçeriz önce
Ardına bakan dünde görür yarını
Hevesler öldükçe inatlaşır umutla
Birer avuç gökyüzünü taşırken biz seninle
Şair dediğin yüksek sesle okur kendini
Aha böyle sayıklar
Kendimi vurduğum bir silahtır bazen şiir
ben bazen ben değilimdir sevdiğim
Söylenecek olanları söylemeye geldim sadece
Allâhın vaadi göğsümü genişletiyor
Neticede ilaçlar
Eczane raflarından ibaret değil
Kâlû Belâ’da yaşananlar unutturuldu lakin
Yansımamız çoktan gerçekleşti bunu bil
Buralarda içli bir simetri hakim düzene
Yakasını kabartan bir ağacın dalları gibiyiz
O yüzden üstümüz kapalı
Gün kendisine takılan kulpu eritiyor
O yüzden bu kadar parlak
Biz böyle şeyleri seninle
Kalbimizdeki tepeden seyrederiz
Gece gündüz sürüklerken zaman kendini
Sadece ikimiz
Ve sabredenler kaldık dünyada
Farketmiyorlar ben kendimden aşağı atladım
Varlığımda sökülmez bir kulluk rozeti
Ve derimi değiştirmeyen beylik laflar
Yolunmuş bir çene uydurdum ağzıma
Gözlerim yolundu her gün
Sen misin diye bakındığım uğrakta
Şiir olsun diye değil göğsümün tütsüleri
Mısradır dediğim binlerce sivri parça
Camideki hoparlör boğazını temizliyor
Bir tek Cuma vakti okunan selâda endişesiz
Dinletiyor kendisini
Yoksa bu farlarıyla bana bakan arabalar
Onlarca gözü olan binalar hep aynı
Zaten ben
Yaşadığını gizleyen bir gençliğin
Saçlarının kesilmiş haliyim
Gözlerimin şekli değişiyor başka yöne bakınca
Baktığım her şeyde yine seni bulunca
Gözlerimin şeklini koruyorum
Sen olmadığına ikna olamıyorum bazen
Gözlerimin
Yaklaşık üç yıl süren her bir günümde
Yüzümü dönüyorum yüzünü görmediklerime
Belki onlardan birinde çıkarsın da
Yolda beni görüp gelirsin
Diye
Güya ve yaklaşık bir gün
Yokluğun varlığına bir şedde gibi
Çoğaltıp ikrar ederken bende seni
Ayrı olmak diye bir şey yok
Seven bilir sevdiğim istersen sor
Yarım, yanık, sönük yahut kor
Can çekişmek vardır belki ancak
Ayrı olmak diye bir şey
Yok
Gece gündüz sündürüyor zaman bizi
Sadece ikimiz
Ve sabredenler ve dünya
hâfî
Dipnot: *¹”Divan edebiyatında daha çok tezerv adıyla geçen, süğlün adıyla da anılan sülün, tavusla birlikte saltanatı ya da ölümsüzlüğü simgeler.
Çekingen ama heyecanlı tavırları nedeniyle tereddütler içinde kalmış, ne yapacağını bilemeyen akılla bağlantısı kurulur (Ceylan, 2015: 221). Avlanması zor bir kuştur. Divan şiirinde öncelikle av kuşu olarak geçer. Ayrıca güzelliği ve nazlı yürüyüşü ile de adından söz edilmiştir (Öner, 2008: 558)“
Hüsn ü Aşk’ta anlam çeşitliliği yönünden kuşlar / Ö. Güneş, A. Yeşil, N. Öğreten (239-260. s.)