1091 views 5 mins 0 yorum

Günden Bugüne

In Günce
Şubat 02, 2022

28.12.2020

Bir kişinin belli zaman ve zeminlerde ortaya koyduğu üslup ve tavır, bize o kişinin hayata karşı durduğu cepheyi gösterir. Elbette hareket tarzları değişir ve üslup başkalaşır. Öncenin sonraya çaresizce boyun büktüğü anlar nihayetinde gelir. Tam bu noktada kişi kendindeki değişimin şaşkınlığıyla baş başa kalır. Kendindeki bu değişimi, değişimin kendi penceresindeki anlamıyla değerlendirmeye çalışır. Eğer durduğu yere nispetle, doğru bir değişim süreci geçirdiği hissine kapılırsa, vaziyet kendisini tatmin eder. Ancak durum tam tersi ise bu sefer iç hesaplaşma başlar. Kişinin kendi fetret dönemi de bu âna denk düşer. Bir kuyunun içinde avazı çıktığı kadar bağırmaya başlar ve sesini birilerine duyurmak ister. Ne yazık ki, bu arzu, onun içinde bulunduğu çaresizliği derinleştirmekten öteye geçmez.

22.02.2021

İnsanın günah işlemesi ve günahları neticesinde tövbe etmesine dair yapılan çağrılar aslında bizi şu üç şeyle muhatap kılar: Birincisi, ilahi muhabbettir ki şu ayete işaret eder, “Şüphesiz Allah tövbe edenleri sever.” İkincisi, günahların yok olmasıdır ki o da şu ayete işaret eder, “Günahtan tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir.” Üçüncüsü ise kötülüklerin yani günahların iyiliklere tebdil edilmesi ki o da, “Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.” ayetine işarettir. Bu üç durumun neticesinde muhatap edildiğimiz durum ise “Tövbe edenleri bağışla.” ayetidir. Böylece kendi kişisel günahlarımızdan sıyrılıp bu sefer, başkasının günahlarını ve dolayısıyla tövbesini yani pişmanlığını kabul etmektir. Malumdur, bağışlayan bağışlanır.

03.04.2021

İmam Gazali’nin Mişkatü’l Envâr isimli eserinde “Akletmek” bahsinin izahı dikkate değer. Orada aklın vehim ve hayallerle çevrili olduğunu dile getirerek, yanılma payının çok yüksek olduğunu belirtiyor. Aklın bu arazlardan kurtulması gerektiğini ve ancak kurtulduğunda eşyaya dair sahih bir bakışa sahip olabileceğini söylüyor. Fakat bu oldukça zor ve belki de mümkün olmayan bir şey. Bu noktada ise bunun tek yolunun ölümle açığa çıkacak bir gelişme olduğunu söyleyerek Kaf suresinde geçen ayete işaret ediyor: “Senden perdeyi kaldırdık, bugün artık gözün keskindir.” Bu aynı zamanda insanın perdelerle çevrili olduğunu da gösterir. Perdeleri geçerli kılınan süre içerisinde kaldıramayan, aklın vehim ve hayallerinin pençesinde sıkışan kişilerin hali için ise Secde suresinin bir ayetine bakmalıyız: “Rabbimiz, gördük, işittik, bizi tekrar dünyaya döndür ki iyi amel yapalım, artık biz yekinen inandık.” O zaman burada bir çıkış yolu lazım… O da yalnızca aklın kudretiyle değil aynı zamanda aklın nuruyla da meşgul olmak gerektiğinden başka bir şey değil.

07.04.2021

Dünyanın önde gelen tarihçilerini ve eserlerini incelediğimizde onların çokta öncü olmadığını görüyoruz. Onların uzaklardan estirdiği rüzgârların etkisiyle yelkenleri suya indirenler, yakınlaştıkları zaman pupa yelken kaçmaya başlayacaklarından habersizler. Tarihçilik insanları uyutmanın en teknik yollarından biri… Bu yüzden usûl bilmeyen okurların tarih anlayışı, ancak art niyetli tarihçilerin yazdıkları tarihle form kazanıyor. Nasreddin Hoca’ya birisi gelip, içinde yumurta sakladığı elini göstererek, ne olduğunu bilirse ona bir yumurta vereceğini söylemiş. O da, şeklini söylerse bilebileceğini söyleyince, adam, “Dışı beyaz, içi sarıdır” demiş. Hoca bu sefer, “Buldum, buldum, şalgamı oymuşlar, içine havuç doldurmuşlar…” demiş. Hal-i pür melalimiz budur… 

03.01.2022

Haftaya kıskançlık üzerine bir yazı yazmayı düşünüyorum. 

-Müselman Cahit Servergil

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.