238 views 4 mins 0 yorum

Müteahhidlerin Ülkesi

In Deneme
Nisan 28, 2023

Türkeli bir müteahhidler ülkesidir. Az önce sarf ettiğim sözlerin beton tahakkümü altına alınmış güzel vatanımızın akıbetine işaret etmediğini müjdelemek isterim. Türkiye, müteahhidlerin yani ahdedenlerin, ahde vefa gösterenlerin ülkesidir.

Her devlet; dini, adeti, felsefesine göre bir yemin tesis eder. Türkeli’de esas olan ahid ise devletin yemini değil yeminin devleti oluşudur. Türkeli’nin varlığı meçhul iken yemini dosta düşmana aşikâr idi. Bu vaziyet bizi yeminine borçlu bir millet haline getirdi ya da getirmeliydi.

Önce yemin ettik sonra Allah sadakatimiz ölçüsünde devletimizi nasip etti. Sadakatimizi sıfıra sıfır ölçmemiz elbette mümkün değil lâkin haritalara gözgezdirenler yeminimizi nerelerde bozduğumuzu kolaylıkla anlar. Peki yemini bozmanın neleri zorlaştırdığını hesap edebiliyor muyuz ya da hesaba katıyor muyuz?

Biz Türkler devletimizi taahhüd ettiğimiz yemine (Misak-ı Millî) uygun bir halde mi inşa ettik yoksa modern dünyanın muasır medeniyetler yeminine mi uyduk? Şayet modern dünyanın yeminine riayet edildiyse müteahhidlerin niçin taahhüd edilen ahde vefa göstermediklerini sormak gerek. Ahdedenler yani müteahhidler öldü, kime neyi soracağız diyenler yani kendini çemberin dışında tutanlar herhalde parayla vatandaşlık alanlardan rahatsızlık duymamalı! Hatta kendisine bedava vatandaşlık verildiği için mutlu da olabilirler. Kim kendini bu vatanın emanetçisi sayıyorsa o yeminin mükellefi, müteahhidi olarak bir anıt mezar arama sevdasına yenik düşmeden kendinden hesap sormakla işe koyulabilir.

Ölenler öldü, olanlar oldu önümüze mi bakalım, yoksa yüzümüzdeki astarı yırtıp bir yüzümüz kalıp kalmadığı gerçeğiyle mi yüzleşelim? Önümüzü göremiyoruz diyenler ya çareyi kendisiyle hesaplaşarak aramayı tercih edecek ya da bastığı her tahtanın kırılıp kırılmayacağı endişesiyle yaşamını sürdürecek. Yaşamını sürdürenler, sürülen hayatını muasır medeniyetlerin yeni tüketim formu sürdürülebilirlik ile mi sürdürüyorlar bilmiyorum. Fakat sürdürülen hayat güdülmek fiilini capcanlı tutuyor zihnimde. Meraka değer ama konumuz şimdilik bu değil.

Kendisiyle hesaplaşmayı tercih edenler soruların ardına düşebilir: Ettiğimiz yemine uymayacaksak niçin vakti zamanında uyacağımız yemini etmedik? Etmedik çünkü edemezdik. Uyacağımız yeminin sahipleri o zamanlar bizi müstemleke olarak görenlerden ibaretti. O zamandan bu zamana hiçbir şeyin değişmediğini sağır sultan duyar, kör sultan görür. O vakit karşılık vererek biz de onları ehli küfür olarak nitelenendirdik. O zamandan bu zamana o kadar şey değişti ki onlara gâvur demek bile suç sayıldı. Tüm bunlara rağmen ortada bir gerçek var: Muasır medeniyetlerin yeminiyle, onları ne Çanakkale’nin sularına gömebilirdik ne de Ankara önlerine..

Olgun Verim

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.