240 views 3 mins 0 yorum

Bir İrkinti Sonrası

In Deneme
Ekim 16, 2023

Cebimde sakladığım taşların ağırlığını yağmurun ıslattığı bedenimde bir kaya kadar beni zorlarken, sanki bulutların bile hissettiği korkunun yanımda sürüklenerek cesur adımlarla ayaklarımı yosun tutmuş taşlardan oluşan bu eski yolda sürüklemeye çalışıyorum.

Avucumda taşıdığım cinayeti gözlerimden gizledikçe, mahşeri andıran gökyüzünün karanlığı, teslimiyete yaklaştıran huzurun yağmur damlalarında gizli kalmış ilahi çağrıyı andıran ezgisinde; bağışlanma talebinden ve görünür olmaktan uzak mahcubiyetimi teselliye muhtaç bırakıyorum.

Yol kenarındaki su birikintisi yalnızlığıma şahitlik ediyor. Ürkek bir kedinin gözlerine benzeyen, huzurdan uzak biçare mağlubiyetin tüm bedenime hücum eden saklı kalmış duyguları izhar edecek bağışlanma talebi, uzak ve ihtimale muhtaç benliğimden tiksinircesine bir zavallı masumiyetine dönüşüyor.

Huzuru ararken mahpus düşüncelerimde yer alan tüm anıların bir çark işlevi görecek şekilde yanaşıyor olması, yaşadığım tuhaf ve birikmiş sancıların birer birer gönlüme saplanmış acı imtihanlarının varlığıyla, yolculuğumun muştusu gök parlamaları, içimdeki dehşetin sesini çağrıştırarak inkisar yurdunda tezatın tebessüm halini yaşıyorum.

Hüzün dolu anlarda yağmurun efsunlu sahnelerine eşlik eden, caddeler boyu sokak lambalarının altına gizlenmiş karamsar ışığın her bir adım arkasında tanıklık ettiği bir sesin, bir yüzün arayışında olan kronik yalnızlığım, gölgelerden merhamet arayacak kadar eğnimde  ağırlaşmış… Çıplak ayakları ile kış günleri kaldırımlarda dilenen çocukların yüzünde donmuş ifadelere benzeyen yitikliğime beni emanet ederek hep yaptığı gibi rolünü oynamaktan imtina ediyor.

Nerede olduğumu bilmeden, gelişi güzel adımlarımın çıkardığı sesi tatlı bir musiki gibi dinliyorum. Sağımdan ve solumdan geçen evler ve arabalar gökyüzünü siyahla karışık kül rengine boyayan öfkeli bulutların biz fanilere ceza verirmişçesine yeryüzüne indirdikleri, başka bedenlere sarılan umursamaz bir sevilen tarafından hançerlenen düşlere ağıt yakarmış gibi dökülen soğuk gözyaşları kadar sert bir sağanağın tehdidini hisseden insanlar, şemsiyelerin, apartman girişlerinin, sundurmaların altına sığınırken, bir an durup gökyüzüne bakıyor ve susmak istiyorum, sonsuza kadar susmak…

Ahmet KÖSEMEK

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.