Ta’lîl 1:
Kırklar indiler,
Yerlerine çıkmadı başka birileri.
Müsellâh bir ordu tepenin ardında
Okçular tepesi boş hâlâ!
**
Ta’lîl 2:
Bir düşman gerekti bize;
Kılıç kına, barut namluya, yiğit ata
Binbir müşrik dizilmiş tepenin ardına;
Okçular tepesi boş hâlâ!
**
Suâl-i hisap:
Acaba kim bilir düşman beklemeyi?
İmrenmeden dünyanın ahvali zevkine,
Varsa aramızdan böylesi kırk kişi,
Okçular tepesi boş hâlâ!
**
Sırr-ı ayan:
Cepheler bir bir kapandı
Tepeleri düzledik, düzlükleri tepeledik
Kalmadı bir tepe kalbimizden başka
Okçular tepesi boş hâlâ!
**
Sırr-ı dakîk:
Avdet!
Dünya nimetlerinin şehvetle göründüğü
O bağımsız dağa…
Okçular tepesi boş hâlâ!
**
Mûcib-i muâheze:
Okçular tepesi boş hâlâ!
Ben bunu mevzimden anlıyorum.
Bir düşman çatmaz,
Yollarıma imrenmez ruhum.
**
Hüsn-ü hatîm:
Kim derse okçular tepesi boş
Aldanma, sor! Kimmiş inenler?
Derse eğer Uhud’un kırkları
Söylesin tek birinin adını!
Olgun VERİM