161 views 13 mins 0 yorum

Sevdiğime Öğüt

In Şiir
Ekim 07, 2023
  1. Yazıyla ve Rakamla Birinci Gün;

Göğsümde uyu sevdiğim bu gece,
Sen demezden önce duydum yası,
Seni görmedim sanma sakın orada,
Yarısı bendeyse derdin ah,
Sende diğer yarısı.

Kış her zaman gelmez böyle,
Sarılmışım gibi sımsıkı giyin,
Yemeğini ye, suyunu iç, erken yat,
Ilık ılık yüzüme,
Gel ay ışığı gibi in.

Kulaklığın tekini takma sakın yürürken,
Savrulsun bağrında öyle benim gibi,
Güzelliğini elalemden sakla gülerken,
Hayran olurlar,
Görürlerse benim gibi.

Seni kondurmuş Mevlâ bu kafese,
Kilitlendin ne yapsan çıkamazsın,
Güzelim,
Şimdilik kaç benden tamam,
Anla ama nasibinden kaçamazsın.

Yazdıklarım değil kırk,
Otuz sayfa tutmuyor kusuruma bakma,
Sevdiğim valisi olsa da gönül ilimin,
Biliyorum inanmıyorsun,
Ümitvarım üstelik,
Sen ki yorgun ben ki susuz hepsi bu,
Neyse gel konumuza dönelim;

Kaynat suyu üç beş damla limon sık,
Acıkırsan salatalık dilimle,
Çorbanı iç, duanı hiç aksatma,
Unutma bak,
Bunların hepsi besmeleyle.

Bir gram tuz, bir kamış duman en fazla,
Birden olmaz belki ama zamanla,
Belki bilmek istersin söyleyeyim,
Baldan duyduğum sancı,
Geçti sonunda.

Duvarda bir yazı gördüm yine sevdiğim,
Anlatmayayım boşver üzülürsün,
Anla kalbim gölgen gibi yanında,
Hazır olduğunda çal kapımı,
Gülsün.

Alelade taradım bugün saçlarımı,
Millet grafik çiziyor ben senin adını,
Babana söyle de bir ara,
Elinin tersiyle öpsün dudaklarımı,
Sen şimdilik dinlen ve demlen,
Lafın gelişi dedim zaten çal diye,
Güzelim, açık kapı çalınır mı…

  1. Azıyla Çoğuyla İkinci Gün;

Oturup dik dik baktım zamana demin,
Acelesi yoktu ve beni pek takmadı,
Sevdiğim,
Milletim adına teşekkür ederim,
Edebiyatımıza katkılarından dolayı…

  1. Çoğun Azı Olan Üçüncü Gün;

İşte gördün bunu bak senden yanayım,
Eksantrik inzivalara ben de değindim,
Müstakil değil bize münhasır dediler,
Hâfî dururum sînede sana münhâyım,
Ayrılık değil bu yırtılmak güzelim,
Feragat çağırma şimdi dur,
Maharet mi bu yaptığın…

Sevdiğim,
Sen yine de sağlığına dikkat et,
Elmayı kızılken ye,
Maydonozu falan çiğ tüket,
Öğün atlama sakın tavsiyeme uy,
Belli etmesen bile şimdilik,
Haftada en az bir kez beni duy.

Sesimi kulağında taşı istersen,
Sallansın bu şiirler küpelerin gibi,
Alma öğüt başkalarından ne olur,
Göğsümden kendine çivile beni,
Hem gölgeyiz hem gece şimdi.

Oturdum merdiveninde şu yangının,
Eşanlı acıyoruz ikimiz,
Bir ordu topluyorum sen de hazırlan,
İnanmışım o müjdeyi tez ver bana,
Hangi ipin ucuyum bilmiyorum,
Yine de endişeliyim,
Gözlerinin sıvı tüketimi hakkında.

Başkasına açma yalnızlığını,
Onlar seni duyamaz,
Ayrılık değil bu yırtılmak,
Uyku bile dikemez,
Unutmuş gibi yapma beni.

benim yaram kabuklara saklanmaz,
Unutmaktan bahsetme hiç boşuna,
Sen giderken bile bekliyorum seni,
Ne desem sanki tesiri yok,
Gitse bile bazı şeyler hoşuna,
Uykumuz bahaneydi bizim,
Sen yumdukça gözlerini.

Bak güzelim,
Bu işte birlikteyiz farkındaysan,
Sen orada bildiğini okurken,
Bugün otobüste koluma başkası değdi,
Durma öyle kıskansana beni buralardan.

Ziyadesiyle sensiz bırakıldım,
Nasipse yarın aruzdan da tadalım,
Ansızın bastırır acın gel bekliyorum,
Düzelttin mi ritmini öylece bensiz,
Oysa henüz sitem bile etmiyorum.

Konuşup durdum bu gece insanlara,
Onlar şiir duydu ben seni okudum,
Düştü çenem senin ayak hizana,
İyi uykular şimdilik sevdiğim,
Yarın gel mutlaka bekliyorum…

  1. Alışılmadık Dördüncü Gün;

Arzun bu mu derdim sana rindâne görünsün,
İster ara, gel sor beni ister yürü hürsün,
Tâ ki beni sensiz de yakar böylece şeydân,
Sen hem bir alevsin bana hem bahçede gülsün.

Sen bitti sanarken benim ahım başa kaydı,
Bir gül diye anlattığım aslında şakaydı,
Sen sevgimi hüsran, seni tâ’lî sanıyorken,
Gör böyle müreccah bana çehren ışık, aydı.

Gel hem tanı gör ahımı derdimde bu pâye,
Zaten dinemez Hakk buna vermezse müsaade,
Mecnun gelip amin desin ah şimdi duama,
Hem başbaşayız sevgili sensiz gibi hem de.

Göğsümde tüter mevsimi sen sözlere bakma,
Bir Hakk biliyor göğsümüz ağyâra kadavra,
Tek zerre ümidin bile kaldıysa bahardan,
Akşamları uykuna gel bensiz yakalanma.

Gör veznimi mısralara ahınla geçirdim,
Nisyan çağırırken sen o ahınla geçindim,
Meçhûle çıkar yangınım ah merdiveninden,
Sen saklaya dur kendini ben âha geçirdim.

Sen vecheni çektikçe içim git gide çatlar,
Saydın ama, lakin yada ancak ve fakatlar,
Bir gizli terennüm gibi kalmış bu fotoğraf,
Hal bunca derin kalbine sor aklı pataklar.

Ey sen beni efsûnuna sardın da götürdün,
Sensizliğe tâkâtimi aldın da götürdün,
Hayran olunur sevgili dur hüzne boğulma,
Sen gönle latif bir koku sürdün de götürdün.

  1. Mükemmel Bir Gün bana Rağmen

Bugün Cuma neyse ki mübarek gün,
Üstüm başım gizli bir kanıt,
Hep böyle ağırmaz neşidelerim,
İster kümülatif say yenilgimi,
İster mükerrer kayıt.

Ya mürekkep yahut duman kağıt oldu,
Öğüt dedim başlığına ağıt oldu,
Kendimi bileyip batırdım kendime,
Görmesen de irtibatın aşina,
Azık oldu.

Adının yazdığı ekmekleri aldım,
Adının çizdiği harfleri okudum,
Umuyorum anlarsın kaybolmadığını,
Henüz bir mübalağa bile yapmadığımı,
Uzun diyecekler ama inanma,
Yazdıklarım aslında kısa,
Düşünme lafı boşuna uzattığımı.

Bastır beni bağrına gel hubbunla bütünleş,
Çarpıp duruyorlar azınlığıma,
Sen kal ki bir güzel üleş.

Halk içinden muhtelif her nesne tutsun ismini,
Kavrasın mânâsın amma tez unutsun cismini,
Teninden tanıyamazlar çünkü güzelliğini.

Güzelim ben yolda kağıt görsem kanıyorum,
Millet kadavrasını süslerken,
Gösterişsiz kılıyor bu beni,
Tam bu yüzden her demde ah devşirmek,
Fatiha’yı okurken tam hapşırmak,
Ve seni böylesine inlemek,
Bir işaret olmalı.

Yırtılan sandalyemi kendim diktim,
İğnede seni gördüm iplikte seni,
Yırtılan terliği zımbaladım,
Bilmiyorum nerede gelir sonu,
Yırtıldık işte,
Gözlenen bir haber gibi şimdi,
Gelsene kapansın dikiş izlerimiz.

Kapattığın kapıya ah ikimizde kısıktık,
En çok ben bağırdım en çok sen,
En çok sen, ben dedimse lafın gelişi,
En çok sen;
Bu şiiri hülâsâ ediyor ismin…

Neyse işte sen yine de suyunu iç,
Erken yat ve iyi beslen,
Şimdilik toparlan bunları bana bırak,
Gelince kapıyı içeriden kilitle,
Güzel olan şeylere çabuk varılmaz zaten.

  1. Altı yahut Yedi Ekim;

Vaziyet ciddi güzelim,
Sen en son altı gün önce gülümsedin,
En son altı gün önce sıçradım sana,
Allah evreni altı günde yarattı,
Ve hiç yorulmadı haşa.

Meraklanma sakın buralardayım,
Sen camının önünde durdum gibi hayal et,
Birkaç şiir attım tıklatmak için,
Bakmasan da bekliyorum,
Gizlesen de merak et.

Anlat suyu üç beş zamla limon kıs,
Özleyince kalabalığı ilikle,
Kalbimi biç, duvağını hiç aksatma,
Somurtma bak,
Unu eledin şimdi de teslim eyle;
Anla işte şirazem kaydı güzelim,
Hem bizden dağınık değil ya bu kafiye.

Bulunduğun konumda epey haklısın,
Bulunduğum konumda ben de haksız değilim,
Sen buradasın orası açık,
Ama şimdi ben neredeyim,
Biliyorsun bazen,
Kendi adıma konuşmam lazım,
Olmaz mıydı bunu sen de deneseydin?

Bu sefer sokak lambalarının,
Gözlerini sabah kaçta yumduğunu,
Senin firkate nasıl göz yumduğunu,
Ama yine de güzel olduğunu,
Göğsümden nasıl taştığını,
Konuşmadan yuttuğumu,
Olanlardan senin,
Sonradan haberdar olduğunu,
Biliyorsun bal gibi.

Alış deme boşuna,
Aynı vaslı peşine,
Diliyorsun bal gibi.

Kollarını açmış bekleyen,
Açık bir kapıyım sana,
Yaklaşık olarak,
Sekiz bin altıyüz kırk dakika,
Ve beşyüz onsekiz bin küsur saniye,
İstersen gülümse buna,
Ama sakın küçümseme.

En iyisi sana serenat yapayım,
Zahmet çekme bunları okurken,
Güzelim ben de gözün kalmamış sanırım,
Alsana gelirken,
Silik bir iz yapma beni.

Kucağını açmış bekleyen bir kapı,
Arada kalma n’olur eşikte durulmaz,
Sorayım desem istemezsin sorulmaz,
Ölüm diyeceksen ibret için söyle,
Kalım diyeceksen yanımda kal,
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum,
İnançla sevdiğimi.

Bugün savaş çıktı güzelim,
Yani mevzu derin,
Bizimkiler barutlu iğneler fırlattı,
Kafirin yırttığı yeri dikmek için,
Haydi gel dua edelim…

Gece olursa anla beni…

hâfî

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.