Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu ağabeyin Dostluk Üzerine’sini okurken bu adam kalp krizinden ölmüş olmalı ya da bu adamın ölümüne sebep olarak kalp krizini yakıştırmıştım. Hakikaten de kalp kriziyle Rabb’ine kavuştuğunu öğrendim.
Yaman Dede namı diğer Yanan Dede hasta yatağında iken ziyaretine gelen Ali Kemal bey ‘Yanan Kalbe Devasın Sen’ naatı şerifini bestelediğini söylerek ziyaretgâhına gelen ahbaplarıyla birlikte okumaya başlar. Bu sırada Yaman Dedenin eşi Hatice hanım içeri girer: “Lütfen okumayın… N’olur kesin… Yakında kalp krizi geçirdi. Bu cezbeyi kaldıramaz.” diyerek onları susturmaya çalışır.
Kalp krizine yüklediğim imtiyazın bir başka merhalesi de İsmet ağabeyin kalp krizi geçirdiğini öğrendiğim zaman olmuştu. Yine rahmetli Sezai Karakoç’un ölüm sebebi de kalp krizi olarak kayıtlara geçmişti.
“Ölümlerden ölüm beğenmek” deyimi boşuna ve ve tesadüfen söylenmiş bir şey değil elbette. Bu yüzden kalbin, bu dünyanın acımasızlığına, samimiyetsizliğine vs. dayanmayışını büyük bir nimet sayıyorum. Mukaddes bir ölüm. Şehitlik mertebesine eremeden, cihada mecali kalmayan müminlerin gönlünü teskin için yaratılmış bir sebep sanki. Ve bu mukaddes ölümün son müdafiileri de gitmek üzere..
21. asrın II. çeyreği kalp krizini de aldı elimizden. Kalp krizinin dayanılmaz yankısının duyulduğu dönemde bunu söylemek kimimize ironi gibi gelecektir. Zamanı suçlamak elbette işin kolayına kaçmak olur. Fakat 80 kuşağı sonrasını Yahya Kemal’in, Sessiz Gemi’sindeki ‘rıhtımda kalan elemlilere’ benzetiyorum. Elimizden elemden başka bir şey gelmiyor. Belki de elem bize yeter…
Hepimiz hayatımızın belli aşamalarında ecelden korksak, hüzünlensek de ölümlerden ölüm beğeniyoruz kendimize. Meselâ çocukluk oyunlarımızda düşmanla savaşırken yaralanır ya da ölürdük. Ve muhakkak bir arkadaşımız intikamımızı alırdı. Bunun bir tesadüf olmadığını, vatanın her diyarında çocukların bu oyunları oynayarak büyüdüğünü sonradan idrak edebildim. Sezai Karakoç, Fethi ağabeye ithaf ettiği şiirinde (Çocukluğumuz) bunu işliyor:
“Çocuklarla oynarken paylaşamazdık
Ali rolünü
Ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahraman
Ali olmak bir hedef her çocukta
Babam lambanın ışığında okurdu
Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık
Fetihlerde bayram yapardık
İslam bir sevinçti kaplardı içimizi”
Ölümlerden ölüm beğenmeyi sadece nevi şahşımıza değil dostlarımıza ve düşmanlarımıza da yakıştırırız yahut onlar bizim için seçer. Üç Frenk Havası da burada hislerimize tercüman oluyor.
“Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
çünkü başka insanların ölümü
en gizli mesleğidir hepimizin
başka ölümler çeker bizi
ve bazen başkaları
ölümü çeker bizim için.” (İ. Özel)
Ölümlerden ölüm beğenme; zamana, yaşa, mekana göre de değişiyor. Ölüm beğenmenin hazin dönemiyse yaşlıların ölmemeyi evlatlarına yük olarak görmesiyle başlar.
Öyleyse ölümlerden ölüm beğenirken “Ağızların tadını kaçıran ölümü, çokça hatırlayın.” (Hadis-i Şerif Tirmizi 2307.) Ve ölümlerden ölüm beğenirken, ayetin mealindeki gibi dua edin: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.” (A’raf 126)
Olgun VERİM

