Sana kundak dolusu kitap getirdim Bağdat Sarayı’ndan
Hiçbir yol gibi hiçbir kolaylık nasip olmadı bu çetin dönüşte
Koynundaki şişede kiremit tozu taşıyan kalbur cadı kervanıyla ve
Kirli kırbaların suya dargın yanıyla yol aldım
Elimi değil, gözümü değil, yüreğimi ovuşturdum
Yani kardeşim, şeref kattım ellerime.
Üstelik yorulmadan becerdim ya ben bunları
Bana gelişinden alınmış ulvi feyz ile geldim sana
Bu kitapları kuzeyin barbar evlatlarından sakla
Yasaklanmam iyi gelecek
Say ki bir kitabım uzayan gecelerde başına yastık ettiğin
Say ki bir kasaturayım, kitap olan yanıma ayraç bellediğin
Elbet insana muhatap sırlı bir hikmet var memnu oluşumda
Ki remel bahrinde mâkes bulur o hikmet
Bir de yasaklanışımda
Nihayet bir mısralık merhamete havaledir mücrim oluşum
-Aklanışım da
Kardeşim Mansur
Bir kitabım ve
Attar’ın, Sâdi’nin, Şirazi’nin ve Galib’in parmak izlerini taşırım otopsi raporumda
Gazali’yi gasp eden eşkıyaları tanırsın sen
Ve gelişimde ahiretime sual olacak manzarayı.
Tövbesi arşa ulaşmamış bir günahı izledim
Telvesinde acı kahvelerin
Ve kadınlar tanıdım Hazar kıyılarında
Perçemi yemenisinden sarkardı onların
İkinci nazarı sakındım göz kapaklarımla
Kiramen şahittir buna.
Bilmem niçindir, onlara bahsetmedim Kitaptan
Elbet sorulacaktır bu da.
Göğü ayartırdı adımlarımdaki hız
Gölgelerin, ayın ve haramilerin takibi
Cırcır böceklerinin senfonisiyle büyüdükçe
Bir silaha davranır gibi müteyakkız
Atıldım göğüs hizamda taşıdığım kitaplara
Bir cevşene sarılır gibi
Anne duasında anılır gibi
Amansız cesareti üleştim ayaklarıma
Bunu ve bir kundak dolusu kitabı
Aramızdaki boşluğa sakla.
