220 views 16 mins 0 yorum

Transhümanizmin Kırık Manası

In Araştırma, Düşünce
Kasım 08, 2023

Kırık mana, özellikle kadim klasik kitaplarımızda cümleleri kelime kelime çevirerek anlam vermek manasına gelir. Son yıllarda üzerine bir hayli çalışmalar, konferanslar ve tartışmalar yapılan Transhümanizmi Julian Huxley’in Religion without Revelation (Vahiysiz Din) isimli eserin de geçen bir alıntının kırık manasını vererek tanımlamaya çalışacağım. Başlamadan önce Julian Huxley hakkında kısa bir malumat vermekte fayda görüyorum. Transhümanizm kelimesini ilk defa kullanan Julian Huxley, Cesur Yeni Dünya isimli meşhur distopyanın yazarı Aldous Huxley’in kardeşidir. UNESCO’nun kurucu direktörü ve Dünya Doğayı Koruma Vakfının kurucusudur. Hümanist bir biyolog olan Julian Huxley, Katolik Darwin olarak bilinen Cizvit rahibi Pierre Teilhard’ın arkadaşıdır.

‘’Transhümanizme inanıyorum: Bunu içtenlikle söyleyebilecek yeterli sayıda insan bulunduğunda insan türü yeni bir varoluşun eşiğinde duruyor olacaktır, şu anda bizler Pekin Adamından ne kadar farklıysak o da bizlerden o kadar farklı olacaktır. Ve nihayet gerçek kaderini bilinçli bir şekilde yerine getiriyor olacaktır‘’. Religion Without Revelation (Vahiysiz Din)(1927)

Transhümanizm, Fransızcada dönüşüm anlamına gelen ‘’trans’’ ve yine Fransızcadan İngilizceye geçen insan, insani anlamına gelen ‘’human’’ kelimelerinin birleşiminden oluşmakta ve geçiş insanı anlamına gelmektedir. Amacı posthumana (son insan) ulaşmaktır. Transhümanizmi Baudrillard’ın ifadesiyle ”hayatın ilk figürlerinin zayıflatılması, bedenlerin etten uzaklaştırılması; ölmüş bir evrenin, tamamlanmış bir zamanın tedavi edilip diriltilmesi” şeklinde tanımlayabiliriz. Transhümanizmin üç temel hedefi süper sağlık, süper zeka ve süper mutluluktur. Nanoteknoloji, biyoteknoloji, enformasyon teknolojisi ve bilişsel bilim ile ölmeyen, hastalanmayan, süper zeki bireyler ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Tarihten bugüne insanın çeşit çeşit düşüncelerle kendini aşmak istemesi, hep daha iyiye, daha mükemmele ulaşmak istemesi H.G. Wells’in ifadesiyle duvarda yeni kapılar aralamak istemesi transhümanizmin geniş çaplı bir ideoloji olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İnanmak bir şeyi hakiki ve doğru kabul etmektir. İnsan doğası gereği güvenmediği bir şeye inanmaz. ‘’Transhümanizme inanıyorum’’ demek aynı zaman da transhümanizme, onun hedeflerine, misyonuna ve gelecekte kuracağı düzene güveniyorum demektir. Huxley’in burada bilmek değil de inanmak kelimesini tercih etme sebebini bu ifadelerin geçtiği kitabına Vahiysiz Din ismini vermesinden anlayabiliriz. Bilmek kanıt ve delile dayanır. Bir şeye inanmak ise kanıt ve delile ihtiyaç duymadan tasdik etmeyi gerektirir. İnanmak daha çok din ve inanç boyutuyla ilgilidir. Huxley, ‘’Transhümanizme inanıyorum’’ ifadesiyle transhümanizmin yalnızca bir ideoloji değil seküler ve fütürist bir din olduğunu vurgulamaktadır. Nasıl ki Kabala inancında insan zihninin tekamül sonucu Tanrı’ya ulaşacağı fikri varsa transhümanizm de de  vardır. Ancak transhümanizm de zihnin tekamülü bilim ve teknolojiyle sağlanacaktır. Bilim ve teknolojinin insanı tanrılaştıracağı bir dünya da artık tanrıya gerek kalmamaktadır. Bu doğrultuda Transhümanizmin vahiysiz ve ilahsız seküler bir din olduğunu söyleyebiliriz.

‘’‘Transhümanizme inanıyorum’: Bunu içtenlikle söyleyebilecek yeterli sayıda insan bulunduğunda’’ sözünü irdelediğimizde her ideolojinin ihtiyacı olan kemmiyet karşımıza çıkmaktadır. Yeterli sayıda ve içtenlikle, samimiyetle bir araya gelen aynı fikirde aynı doğrultuda transhümanist çalışmalar yapıp mücadele eden insanlar olsun ki transhümanizm hedefine ulaşabilsin. Bir gün Marx gibi birisi çıkıp ‘’bütün dünya Transhümanları birleşin’’ dediğinde makinelerle bütünleşmiş insanların birleşmesi dünyayı yeni bir varoluşun eşiğine getirecektir. Kulağa bilim kurgu gibi gelse de transhümanistler dünyanın her yerine yayılarak çok çeşitli kültürel alanlarda aktif bir şekilde faaliyet göstermektedir. Dünya transhümanist derneği gibi çoğunluğu ateist olanlar transhümanistler olduğu gibi Mormon Transhümanist derneği gibi Hristiyanlığa inananlar da vardır. Ancak Ahmet Dağ’a göre Transhümanizm, teist bir karakterden daha çok ateist bir karakter taşır. Transhümanistlerin pek çoğu seküler ve ateisttir. Transhümanist hedeflere ulaşmak için çalışmalar yapan Tıp merkezleri, nanoteknoloji, biyoteknoloji, genetik bilim, bilgisayar programı ve yazılımı çalışmalarıyla meşgul olan bilim merkezleri ve şirketler, yine YZ çalışmaları yapan her birinin bütçesi milyar dolarları aşan şirketler vardır. Bütün bu merkezlerin ve derneklerin amacı ‘’transhümanizme inanıyorum’’ diyebilen yeterli sayıda insana ulaşmak ve insanı kusurlu insan bedeninden kurtarıp hastalanmayan süper sağlıklı ve zeki yeni bir türe dönüştürmektir. Bütün parçaları değiştirilmiş gemi gibi yeni bir forma bürünen insan yapay bir evrimle posthumana dönüşecektir.

‘’şu anda bizler Pekin Adamından ne kadar farklıysak o da bizlerden o kadar farklı olacaktır..’’  Julian Huxley bu sözüyle transhümanizmin Darwinci evrimci yönüne vurgu yapmaktadır. Pekin adamı yani Homo erectus pekinensis evrimcilere göre ateşi ilk bulan yamyam bir insan türüdür. Pekin adamının ilkelliğini kastederek günümüz insanıyla arasında farkı günümüz insanı ile gelecekteki posthuman arasında olacağına inandığı farka benzetmektedir. Başka bir benzetme yapmak gerekirse nasıl pekin insanı yamyamlıkla kendi zayıf türünü yiyorsa transhüman da alt türü olan humanı (insan) mecazi anlamda yiyip yok edecektir.  Evrim teorisinde tesadüf ve doğal seleksiyon ile türlerin değişmesi ve yeni türlerin ortaya çıkması doğaya bağlanırken transhümanizm de türlerin değişmesi ve yeni insan türünün tekamülü nanotekonoloji, biyoteknoloji, genetik bilimi ve yapay zeka gibi bilimlerle yapay olarak tetiklenecektir. Transhümanistlere göre insan evrimin son noktası değil aksine yapay ve teknolojik bir evrimin ilk ve elverişli bir halkasıdır. Artık yavaş yavaş ilerleyen doğal evrim yerini hızla ilerleyen teknolojik evrime bırakmıştır. Yalnız, değişimlerin ilerlemeleri doğuracağı değil, ilerlemelerin değişimleri doğuracağı unutulmamalıdır. Transhümanistlere göre, insanın teknolojiyle evrimleşmesi daha çok müspet yönde olacaktır ancak bazı ciddi risklere neden olacaktır. Bundan dolayı Dünya Transhümanist Derneği’nin 2002’de yayınladığı Transhümanist Bildirge de ‘’yaşamlarını nasıl sürdürecekleri konusunda bireylere kapsamlı kişisel seçim hakkı tanınmasından yanayız. Bu; hafıza, konsantrasyon ve zihinsel enerjiyi desteklemek üzere geliştirilebilecek tekniklerin kullanımın; yaşamı uzatma tertiplerini, üreme tercihi teknolojilerini; kriyonejik beden dondurma prosedürleri ve diğer pek çok olası insan modifikasyonunu ve geliştirme teknolojilerini içerir’’. Denilmekte ve posthuman’a dönüşme aşamasında insana tercih hakkı sunulmaktadır. Bu değişimi kabul edenler 1983 Transhuman Bildirisindeki transhümanizmin andı da diyebileceğimiz sözleri bir nevi ana umdeleri olarak benimsemiş olurlar:

‘’Ben transhumanım.

Yaratıcılık ve aklı bütünleştirme yolunda

öz farkındalık ve uzun ömürlülüğe erişmek amacıyla

-kararlılığımdan destek alırken

olasılıkların farkında, riskten haberdarım,

Yeni keşiflere açık, güçleri memnuniyetle karşılarım,

Daima değişerek-

Ben olurum’’.

‘’…Ve nihayet gerçek kaderini bilinçli bir şekilde yerine getiriyor olacaktır. ‘’ cümlesiyle insanın eskiden kaderine, ilerlemesine ve evrime bilinçsizle teslim olduğunu şimdi ise kendi kaderine teknoloji vasıtasıyla dışarıdan müdahale ederek yön verebileceğini ifade etmektedir. Bu bilinç durumu hiç şüphesiz inançla da ilgidir. İnsanın değişimi değişeceğine inanmasıyla başlar. Kapasitesini geliştirerek müthiş bir modifikasyona uğramak için bütün imkanlarını seferber eder böylece bilinçli bir şekilde posthumana(son insan) ulaşarak kendi kaderini kendisi tayin etmiş olur. Ancak insanların ne yapılması gerektiğini yapıcı bir şekilde tartışabilecekleri ve uygulayabilecekleri toplumsal bir düzene ihtiyacı vardır. Toplumsal düzen için de yine en başta vurgulandığı gibi yeterli sayıda insanın ‘’transhümanizme inanıyorum’’ diyebilmesi gerekir. Böylece insanın aşkınlığı bireysel ve ayrı ayrı değil bir bütün olarak tüm insanlık halinde olur. Ve kaderlerini topluca bilinçli bir şekilde yerine getirirler.

Julian Huxley’in görüşleri çerçevesinde ele aldığımız transhümanizm geçmişten günümüze fikirlerini geliştirerek gelen ideolojik bir düşüncedir. Bugün transhümanist çalışmalar tıp, bilişim, sibernetik, genetik ve robotik vb. pek çok alanda yeni gelişmeler ve ilerlemeler sağlamıştır. İnsanın gerçek doğasını değiştirmek ve ontolojik konumundan saptırmak pek çok sorunu da beraberinde getireceği açıktır. Bu sorunların başında eşitlik gelir. Teknolojik gelişmelerin kapitalist sermaye ile bağlantısı gözden kaçırılmamalıdır. “İnsanın programlı yeniden üretiminin aslında onu insanlıktan çıkaracağını” öne süren, insan klonlaması ve ötenaziye karşı olan Leon Richard Kass’a göre kapitalizmin kullandığı bilim ve mühendislik neticesinde homojenleşme, vasatlık, uzlaşma, uyuşturucu kaynaklı memnuniyet, bedeninin bozulması, sevgisiz ve özlemsiz ruhlar vb. kaçınılmaz sonuçlar ortaya çıkacaktır. Fukuyama ise transhümanizmin, totaliterliğin dönüşümüne kapı açacağı konusunda uyarıda bulunur. (Lilley, 2013: 7-8).

Transhümanizm değerlendirilirken faydaları ve olası riskleri tüm boyutlarıyla değerlendirilmeli, devletler, ulusal ve uluslararası alanda transhümanist teknoloji ile alakalı bütün çalışmaları denetlemeli uygun kanuni düzenlemelere gitmelidir. Ahlaken ve vicdanen çözülümün olduğu dünyada teknoloji genel olarak savaş ve yıkım getirdiği tecrübe ile sabittir. İnsanı sibernetik, yz, nanoteknoloji, implant teknolojisi, genetik teknoloji, robotik ve biyoteknoloji ile posthüman hale getirebilecek mi? Transhümanizmin dünyası nasıl bir dünya olacak? Bu dünyada ahlaki, içtimai ve hukuki açıdan ne getirecek yaşayarak müşahede edeceğiz. Şu gerçek ise her daim kendisini koruyan bir hakikat olarak karşımıza çıkacaktır;

“İnsan her adımını mezardan uzaklaşmak için atar, yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır! Nitekim her nefesini hayatını uzatmak için alır. Yine her nefes alışta hayatından bir nefeslik zaman eksilir.’’(Namık Kemal, İntibah, 2021:25)

Ömer Talha KAVAS

Kaynakça;

  • Jean Baudrillard, çev. Ayşegül Sönmezay, Cool Anılar 1-2, Ayrıntı yayınları, 2014, s.137.
  • https://medyaveiletisim.kulup.tau.edu.tr/transhumanizm-nedir/
  • Pasajlar y: 4 s:11 Mayıs 2022, Julian Huxley, ‘’Transhümanizm’’
  • Pasajlar y: 4 s:11 Mayıs 2022, Ahmet Dağ, ‘’Hiper-Modern ve Tekno-Felsefe Olarak Transhümanizm’’
  • Pasajlar y: 4 s:11 Mayıs 2022, Hava Tırosh-Samuelson, ‘’Sekülerist Bir İnanç Olarak Transhümanizm’’
  • Ahmet Dağ, Transhümanizm, Elis yayınları, 2018(Nisan)
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/Pekin_insan%C4%B1 ‘’Pekin İnsanı’’, Erişim: 05.11.23
  • Aldous Huxley, Çev: Mehmet Fehmi İmre, Algı Kapıları, İmge Kitabevi, 2018
  • Pasajlar y: 4 s:11 Mayıs 2022, Jose Cordeiro, İnsanın Sınırları: Hümanizmden Transhümanizme
  • Pasajlar y: 4 s:11 Mayıs 2022, Natasha Vıta-More, ‘’Transhümanist Manifesto’’
  • https://en.wikipedia.org/wiki/Leon_Kass, ‘’Leon Kass’’, Erişim: 05.11.23
  • Görsel:httpsunsplash.comphotosa-statue-of-a-person-with-a-helmet-and-wings n5DSvj6xZ5kutm_content=creditShareLink&utm_medium=referral&utm_source=unsplash
Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.