178 views 4 mins 0 yorum

Kalınlığı İnceliğinde – 2

In Deneme
Haziran 15, 2022

Şairden, “Uyuma taklidi yapanları uyandıramazsınız” sözünü işittiğim yer ikna hassalarımı bıraktığım yer oldu. Uyuma taklidi yapanları uyandırma çabası içinde elbette olmayacağız ama birileri uyuyor diye perdeleri açmaktan da geri durmayacağız. Perdeler açıldığında, uyuma taklidi yapanlara, ışığın dolduracağı aydınlıktan ne düşer bilmiyorum. Uyanma gayretinde olanların karşılıksız bırakılmayacağına niyet ve inançla perdeleri kaldırmaya gayret ediyorum.

İcâzetin, hak edene verileceği gün; Türk’ü, Türkçe söyleyecek!” demiştik. Yargı mı hayal mi dua mı? Bu sorunun cevabını gösterecekse zaman gösterecek. Zamanla görülecek bir şey olduğundan değil zamandan münezzeh olmadığından bunu ikrar ediyorum. Türkçeyle aramızdaki perdeler ne zaman kalkarsa o zaman göreceğiz. Öyle bir yerdeyizki değil perdeleri kaldırmak, Türkçeyle aramızda bir perde olduğunu anlatmanın delilik sayılacağı yer ve zamandayız.

Yazımıza konu olarak aylardır hayatımızı meşgul eden ‘fahişe’ kelimesini seçtik. Güncel mevzulara değinmekten imtina etsem de fahişelik kelimesi hayatın her alanında karşımıza çıktığı için onu görmezden gelmek mümkün olmuyor artık. Fahişelik deyince aklınıza gelen şeyin, şuan gelmesi gereken en son şey olduğunu bildirmek zorundayım. İcâzet Türkçe’den alınmamış olsaydı bu açıklamayı yapmak zorunda olmayacaktım. Fahişelere, iş insanı demek zorundaysa hiç olmayacaktım.

Dünyanın hiçbir dilinde tam karşılık bulamayacağımız bir tamlama olsa gerek ‘fahiş fiyat’. Fahişeliğin en yaygın yapıldığı yerlerin düşünülenin aksine gıda, enerji ve eşya fiyatlarını belirleyen şirketler olduğunu Türkçe sayesinde fark ediyorum. Buralarda elde edilen haksız kazançların fuhuş kazancından farklı olmadığını yine Türkçe sayesinde öğreniyorum. Bu sebeple bir fahişe arıyorsak, fahiş fiyatlar nereden çıkıyorsa oralara bakmamız isabetli olacaktır.

Türkçe, hayatın her alanına müdahil oluyor. Alış-veriş safhasında mefhumlardan birini fahiş fiyat gibi ağır bir ifadeyle çiziyor. Zira bu veçhesi bilinse Türkçe’nin, fahişe addedilmeyi göze alacak kaç kişi bulabilirdik? Bu soruya cevap aramak yerine, Türkçe’nin bu veçhesinin niçin bilinmediğine cevap aramak yerinde olacaktır.

Bugün fahişe dememiz gerekenlere iş insanı, ceo… diyorsak icâzet Türkçe’den alındığı için diyoruz. Ortalıkta binlerce fahişe var fakat fahişelere, fahişe demenin suç sayılacağı; aksine lâtife sıfatların verildiği bir zamanda yaşıyoruz. Türkçe’nin fahişe dediğine lâtif ünvanlarla hitap etmek zorunda kalıyorsak bu sadece bizim değil Türkçe’nin hür olmadığını gösteriyor. Oysa, dili hür olmayanın fikri de hür olmaz. Hür olmayan, boyun eğdirilmiş bir dilden ancak boyun eğdirilmiş bir millet teşkil eder.

Türkçe’nin hür bir lisan olması için her müslümanın elini taşın altına koyması elzem. Peki, elini taşın altına koymaktan kaçan, taşın altında kalmaktan kurtulacak mı?

Olgun VERİM

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.