180 views 7 mins 0 yorum

Işık Hüzmesi

In Öykü
Nisan 05, 2023
Serinin ilk yazısını görmek için tıklayınız.
Serinin ikinci yazısını görmek için tıklayınız.
Serinin üçüncü yazısını görmek için tıklayınız.
Serinin dördüncü yazısını görmek için tıklayınız.
Serinin beşinci yazısını görmek için tıklayınız.
Serinin altıncı yazısını görmek için tıklayınız.

“İyi misin Mümtaz ağabey?”
Daha iyiyim Nuri. Sen ne yaptın? Kaç saattir uyuyorum?
“Üç saate yakındır uyuyorsun ağabey. Hemşireyi görür görmez bayıldın zaten. Sen de az değilsin haaa! Sakinleştiriciye falan gerek kalmadan uçtun gittin!”
Bana baaak!
“Tamam tamam. Bir şey demedik ağabey. De…..”
Ne deee?
“Hala dargınım sana reis.”
Niye lan?
“Bir de niye diye soruyor musun harbiden?
Tamam lan uzatma. Bir an gözüm karardı, deli damarım tuttu. Conta ucundan yanık. Sen de biliyorsun.
“Biraz mı? Delilik damarın mı tuttu? Senin conta hepten yanık… bu biiiir. İkincisi sende o damar ete kemiğe bürünmüş.”
Nuri… Evladım senin canın muhtelif alet ve aygıtlarla yenmiş muhteşem bir dayak mı çekiyor? Hazır yatak sıcakken biraz da sen mi yatmak istiyorsun?
“Af buyur ağabey. Deli damarım tuttu bir an, kusura bakma!”
Ulan!
“Şaka yahu şakaaa. Şaka ama hala dargınım sana, bilesin. Nasıl yaparsın, nasıl edersin bilmem ama Nihat’ın gönlünü alman lazım.”


Hemşireeeeeee! Bana bir serum çek… Bol tuzlu olsun!


“Konuyu değiştirme ağabey.”
Ne yapaydım Nuriciğim? Neymiş efendim, güya 9 aydır yatıyormuşum da böbreğimin tekini almışlar da falan da filan. Şu halimizle bile kafaya alıyor adam bizi. Bizim de bir şaka kotamız var oğlum. Hem hastayım ben, olacak o kadarı.
“Mümtaz ağabey… Nihat şaka yapmıyordu ağabey. Sen 9 aydır burada yatıyorsun. Herif senin böbreği deşince, şiddetli acıya bağlı olarak sinirlerinde birtakım arıza cereyan etmiş. Nihat daha iyi biliyor, ben ondan duydum. Acayip acayip şeyler saydı ama aklımda kaldığı kadarıyla böyle bir şey. Ha bir de doktor şey demiş; travmaya aşırı duyarlı mıymışsın neymişsin, öyle bir şeyler işte. Neyse. Geçti gitti işte ağabey. Sağ salim açtın gözünü. Gerçi uzun süre sana böbrek aradığımız meselesi var daha. Orası hayli karışık. Taburcu olduğunda anlatırım hepsini. Ya da Nihat anlatır. Tabi gönlünü alabilirsen.”
Nuri.. Senin o turuncu saçlarından tutar, kafanı rendeler, senden mevsim salata yaparım oğlum. Ben kim burada 9 ay yatmak kim? Hem bilirdim böyle bir şey olsa. Allah aşkına artık gelmeyin üzerime. Anlamıyorum lan işte şakadan. Hem sağlığın şakası mı olur ulan?
“Kendin de söyledin ağabey. Böyle bir şeyin şakası mı olur? Ama keşke şaka olaydı.”

Heh… İyi geldiniz hemşire hanım. Bu vatandaş diyor ki; güya ben bu güzide hastanenin en müstesna odalarının birinde, sizin gibi en letafet-âmiz bir cins-i latifin nezaretinde yaklaşık 9 aydır yatıyormuşum. Öyle ölü gibi yatıyormuşum. İnanılacak şey değil lakin bir de siz söyleyin ki bitsin bu itten irezil maytap! Amaaan… bu kötü şaka diyecektim. Neyse, söyleyiniz. İstirham ederim.
“Geçmiş olsun Mümtaz bey… Maalesef arkadaşınız doğruları söylüyor. Fakat korkulacak hiçbir durum yok, merak etmeyiniz. Doktorlarımız gün içerisinde gerekli tetkikleri yaptı. Yani siz baygın haldeyken… Eski sağlığınıza kavuşacaksınız. Fakat bu biraz zaman alabilir. Yarın doktorunuz son bir muayenede bulunacak. Aksi bir durum olmazsa yarın akşama doğru taburcu olursunuz diye düşünüyorum. Tekrardan geçmiş olsun.”


Nuri… Bana bir şeyler oluyor oğlum… Bir ışık hüzmesi beni çağırıyor…
“Metin ol ağabey. Bunlar iyi haberlerin. Bir de kötüleri var.”
Sus ulan sus! 9 ay boyunca burada yatmak ne demek biliyor musun sen? Kim çıktı ben yokken Ağdağı’na? Kim devriye attı geceleri sokakta? Kaç ev yandı Allah bilir… Eyvahlar olsun! Ulan Nuri! Adam gibi söyle. Kaç ev yandı ben burada yatarken!? Zerre-i miskal adamsan hakikati söyle!
“Hiç kimsenin evi yanmadı ağabey, merak etme.”
Peki ya kim çıktı Ağdağı’na? Kirpik ne yaptı? İndi mi şehre? Beni aradı mı? Peki ya İlhami ağabeyim? Ciğeri kurumuştur susuzluktan. Ulan Nuri bırak beni, bırak! Hemen gitmem lazım, bırak!
“Ağabey sakin ol Allah aşkına! Yapma, dur! Otur oturduğun yerde! Hem ben her gün İlhami ağabeye su götürdüm. Kirpik de iyiymiş. Görenler olmuş. Mahalle gayet iyi durumda ağabey, hiç merak etme. Zaten yarın kendi gözlerinle göreceksin.”
Ulan Nuri, eğer yalan söylüyorsan seni zar yapar, duvardan duvara atar, hangi rakam gelirsen o rakam kadar da delik açarım sende!
“Yap ağabey!”
Kötü haber dediğin ne oğlum o zaman?
“Şey işte ağabey…”
Ney?
“Yahu bir şey olduğundan değil. Şey işte… Heh, Nihat’ın gönlünü alacaksın ya hani, kim bilir ne zorluklar çekeceksin… Onun için öyle dedim yani.”

Hemşireeeee! Nerde lan benim ayakkabılarım!?

Muhsin Gazi ERDEM

Bir yanıt bırak
You must be logged in to post a comment.